Maraş dondurması, sadece bir tatlıdan öte; yüzyıllara dayanan bir gelenek, bir kültürel mirastır. Bu eşsiz lezzetin geçmişi Osmanlı dönemine kadar uzanır. “Salepli karsambaç” olarak bilinen ilk formu, zamanla bugünkü Maraş dondurmasına dönüşmüştür.
Osman Ağa ve İlk Keşif
Efsaneye göre, 1800’lü yıllarda Osman Ağa isimli bir girişimci, Ahir Dağı’nın eteklerinde yetişen yabani orkidelerin köklerinden elde edilen salebi, karla karıştırarak serinletici bir içecek üretmeye çalıştı. Ancak bir gün bu karışımın kıvam almasıyla bugünkü dondurmanın ilk prototipi ortaya çıktı.
Keçi Sütü ve Salep Uyumu
Maraş dondurmasının en temel iki bileşeni vardır: Keçi sütü ve doğal salep. Keçi sütünün aromatik yapısı, salebin kıvam verici gücüyle birleşince ortaya sert, çiğnenebilir ve benzersiz bir tat çıkar.
Geleneksel Dondurma Dövme Tekniği
Bu dondurma türü üretim sürecinde “dövülür”. Büyük kazanlarda hazırlanan karışım, soğuk ortamda saatlerce tokmakla dövülerek kıvam kazanır. Bu yöntem, dondurmanın erimeye karşı dayanıklılığını da artırır.
Zamanla Gelişen Bir Lezzet Kültürü
1920’lerden itibaren şehir merkezinde dondurma dükkanları açılmaya başlamış, Kahramanmaraş markasıyla özdeşleşen bu tat, ülke çapında ün kazanmıştır. Günümüzde birçok şehirde “Maraş dondurması” adıyla ürünler satılsa da gerçek lezzeti yerinde, ustasından tatmak bir başka deneyimdir.
Maraş dondurması; doğal içerikleri, el emeği ve tarihiyle sadece bir tatlı değil, Türkiye’nin kültürel miraslarından biridir.
Bir yanıt yazın